Sözler Ansiklopedisi

Çetin Balanuye Alıntıları ve Sözleri

Çetin Balanuye Alıntıları ve Sözleri

Sayfa İçeriği; Çetin Balanuye Alıntıları ve Sözleri, Çetin Balanuye Kitap Sözleri, Spinoza’nın Sevinci Nereden Geliyor Sözleri Kısa Anlamlı, Çetin Balanuye Popüler Sözleri, Çetin Balanuye Güzel Sözleri.

Çetin Balanuye Alıntıları ve Sözleri

Anlamak az da olsa dönüştürür.

Ben onlara sadece hakikati söyledim, onlar buna cehennem dediler…

Yaşam, bir anlamda var olma çabasını çeşitlendirme yatırımı sayılabilir.

Eğer varsayımlardan bütünüyle kurtulamıyorsak onlarla yaşamayı öğrenmemiz gerekiyor demektir.

İlla ahlaki bir yükümlülük arayacaksak, sevinç sahiden de düşünülebilecek en görkemli ahlaki yükümlülük sayılmalıdır.

Çocuk dünyayı bir plastik gibi biçimlendirir. Sonra, dünya tarafından biçimlendirilen bir plastiğe dönüşür. Yetişkin olur…

…öğrenme kavramında öyle saklı bir değer vardır ki, bu değeri formel öğretimin tek başına kazandırmasını beklemek boşunadır.

Eğer peşine düştüğünüz şey Doğa/Tanrı’nın tüm nedenselliklerini aşan bir özgürlük yanılsamasıysa, Spinoza’dan size umut yok!

İçine doğduğumuz kültür, inançlarımızın neredeyse tümünü belirler. Kendimizi “inanmış” bulur, bu inancı sorgulamayı da çoğu zaman gerekli görmeyiz.

Kendimizi kandırmak bazen kısa vadede iyi bir savunma stratejisi olabilir ama uzun vadede kesinlikle büyük bir hayal kırıklığı, kişisel zarar ve kayıpla sonuçlanır.

Bu dünyadaki meşguliyetimiz yalnızca öğrenmek olmalıdır; hayatı öğrenmek ve tüm benliğimizle sevmeyi öğrenmek… Öte dünya korkusu yersiz, boş ve uydurmadır.

Andre Gide şöyle diyor: Bilin ki sevinç kederden daha ender, daha güç ve daha güzeldir. Bu olağanüstü önemli keşfi bir kez yapmayı başardığınızda sevinci ahlaki bir yükümlülük olarak kucaklamalısınız.

Çetin Balanuye Resimli Sözleri
Çetin Balanuye Resimli Sözleri

İnsan zihnini oluşturan şey, insan bedeninin fikridir. Derken Spinoza bize basitçe ” düşünmek dediğiniz şey, başka bedenlerle zorunlu karşılaşmalarınız sırasında bedenlerinizde ortaya çıkan etkilerden başka bir şey değildir der gibidir.

Evrende hiçbir varlığın özgür iradesiyle değil, doğanın zorunlu nedensellikleriyle var olduğundan bir an bile kuşku duymayan insan, söz konusu kendisi olunca, aynı kuşku duymaz tavırla özgür olduğuna hükmetmekte hiçbir çekince duymaz.

Sevgililerimizin bedenli varlığı onlarla ilişkimizde son derece önemlidir; ama olanaklıysa bunu pek dillendirmek istemeyiz. Sevgilimizi bizim için vazgeçilmez yapan nitelik ya da niteliklerin bedenden başka yerde olması gerektiğini düşünmek, buna inanmak isteriz.

Bazı anlatılar gerçekse ayrı, kurguysa ayrı güzeldir. Şu anlatı da öyledir: Kartallar çiftleşeceği zaman döne döne belli bir yüksekliğe kadar tırmanır, tam orada çiftleşmeye başlayıp serbest düşüşe geçermiş. Aynı anda ya bitirir mutlu olur ya da kayalara çarpıp ölürlermiş.

Hayat kozmik bir festivaldir. Belki de tüm yaşam, eşsiz bir senfonik bestenin canlı orkestrasında çalmak gibidir; her birimiz, her bir varlık, canlı ya da cansız her bir zerre, senfoninin bütüncül melodisine katkıda bulunurken bu sonsuz uzunluktaki konserin kaydı tutulmayacak, kimse tarafından icranın tümü yeniden dinlenemeyecektir.

Bir keresinde, doğadaki her varlığın Tanrı tarafından biz insanlara hizmet etmek maksadıyla yaratıldığından hiç kuşku duymayan bir yakınım, baykuşların varlık amacının insanlara zararlı yılanları yemek olduğunu söylemişti. Bu konuda baykuşların fikrini sorma olanağımız da olmadığı için, o yakınımla herhangi bir tartışmaya girme cesareti gösteremediğimi anımsıyorum.

Spinoza’nın özgür irade konusunda tavrı ise çok nettir: Sonlu tüm varlıklar gibi insan da Özgür değildir ve onda da irade diye bir şeyin varlığından söz edilemez. Spinozaya göre insanın özgürlüğü ancak ve yalnızca kendisini belirleyen zorunlulukların, nedenselliklerin ya da en genel anlamında etkileşimlerin farkına varmak anlamına gelir.

Spinozacı önerme, “sudan haz alan balıklar” gibi hayattan haz almayı öğrenmektir; yüzdükleri için balıkları hiçbir ödülün beklenmesi gibi, insanların da bu hayat dışında bir hayat için bazı şeylerden el çekerek özlerini gerçekleştirmeleri ve iyi yaşamaları mümkün değildir. Öyleyse, iyi hayatın kendisinden başka bir ödül, kötü hayattan başka ceza yoktur.

Özgürlük, özgür olmadığının farkına varmaktır. Spinoza açısından özgürlük, Doğa/Tanrı’yı kavramakla bir ve aynı anlama gelir. Bir başka deyişle, her nasıl eyliyorsak, kendimizi o eylemlerin mutlak patronu saymak yanılsamasından kurtarıp eylemlerimizin üzerinde etkilerde bulunan duyguları kavradığımızda, bu etkilerin üzerimizdeki gücü azalmaktadır.

İnsanın evi olmak gerekçesiyle diğer tüm gök cisimlerinden üstün, ayrıcalıklı ve ilahi olduğu düşünülen dünyanın, güneşin çevresinde dönen pek çok sıradan gezegenden biri olduğu anlaşılınca, insanın sözde kerametinin de kendinden menkul olduğu ortaya çıkmıştır. Kuşkusuz, dinsel kurumlar bu keşiflerden pek hoşnut olmamış, keşifleri engellemek istemiş, dahası evreni özgür bir akılla tanımaya yeltenenlere şiddet uygulamaktan da geri kalmamıştır.

BİZİ TAKİP EDİN!

Hemen Takip Et Sözleri Kaçırma!

Your Header Sidebar area is currently empty. Hurry up and add some widgets.

Facebook Sayfamızı Beğenin, En Güzel Sözleri Kaçırmayın!